VEHBİ YAHŞİ
Köşe Yazarı
VEHBİ YAHŞİ
 

REJİM ARAYIŞLARI

Milletleri idare eden yasama, yargı ve yürütme kuvvetleridir. Yargı doğası gereği bağımsızdır. Yasama ve yürütme kuvvetlerinin nerede olduğu ise rejimin türünü belirler. Bu kuvvetler hanedan temsilcilerinde ise rejim mutlakiyettir. Eğer millette yani onun seçtiği temsilcilerin oluşturduğu meclislerde ise rejim meşrutiyet veya cumhuriyettir. Meşrutiyette devlet başkanı olan padişahın/kralın seçimler sonunda hükümetlerin kurulabilmesi için meclise bir sadrazam/başbakan önerme yetkisi dışında başka bir yetkisi yoktur. Önerdiği başbakana meclis güven oyu verir ise hükümet göreve başlar. İngiltere, İspanya, Danimarka, Hollanda, İsveç, Norveç, Japonya vb. ülkelerde olduğu gibi. Meşrutiyette meclis devlet başkanlığı makamı olan saltanatı kaldırılıp yerine seçimli, süreli devlet başkanlığı makamı olan cumhurbaşkanlığı/başkanlık modelini getirirse meşrutiyet cumhuriyete dönüşür. Cumhuriyetin parlamenter sisteminde devlet başkanı meclis tarafından seçildiği için halk tarafından endirekt şekilde seçilmiş sayılır ve yürütme kuvvetine meclisle beraber ortak olur. Cumhuriyetin başkanlık sisteminde ise devlet başkanını halk direkt seçtiği için yürütme kuvveti tamamen devlet başkanına geçer. Türkiye’de rejim arayışları meclisin 1922’de saltanatı kaldırması ile başladı. O zaman yerine bir devlet başkanı seçilmedi. Böylece Türkiye dünyada örneği olmayan bir şekilde bir yıl devlet başkanı olmadan sadece meclisle idare edildi ve hükümetler kurulabildi. Aslında devlet başkanı olmadan hükümetlerin kurulması imkansızdır. Çünkü devlet başkanı olmayınca başbakan ve bakan adayları belirlenemeyeceği için mecliste her üye hem başbakan hem de bakan adayı olur.  Herkesin aday olduğu bir yerde hükümet kurulamaz. O halde Türkiye’de bu bir yıl hükümetler nasıl kurulabildi? Şöyle ki, ülke gündeminde I.Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri ile girilen ateşkes sürecinde barış anlaşması (Lozan) yapılması ve barış süreci şartlarına uymayan Yunanlıların Batı Anadolu’dan ve Trakya’dan çıkarılması (Kurtuluş Savaşı) meseleleri vardı. Bu iki büyük mesele mecliste muhalefetin oluşmasını engelledi hükümet bunalımları ortaya çıkamadı.  Bu büyük meseleler çözüme kavuşunca mecliste muhalefet oluştu ve hükümet bunalımları başladı. Atatürk bu bunalımlarının sebebinin devlet başkanı olmamasından kaynaklandığını mecliste açıklayınca hemen seçime geçildi ve Atatürk cumhurbaşkanı seçildi. O da İsmet İnönü’yü hükümeti kurmakla görevlendirdi. Mecliste güven oyu verince hükümet bunalımları sona erdi. Devlet başkanı seçimle gelince rejim Cumhuriyete dönüşmüş oldu. (Nutuk) Cumhuriyete ise parlamenter modelde halk biri direkt diğeri endirekt, başkanlık modelinde ise direkt iki seçim yaptığı için millet iradesi ikiye bölünmekte ve bunlardan doğan yasama ve yürütme kuvvetleri de birbirine doğal olarak rakip olmaktadır. Bu yapısal problem ülkemizde cumhuriyetin parlamenter sistemi ile başkanlık sistemi arasında gidip gelmemize sebep olmaktadır. Nitekim gündemde parlamenter sisteme dönüş tartışmaları vardır. Bu gel-git’lerin sona ermesi için millet direkt tek seçim yapmalı, yani parlamenter sistemde kalmalıdır. Fakat meclis tarafından seçilen cumhurbaşkanı meşruti kraldan daha fazla yetkilere sahip olmamalıdır. Yani atama ve veto yetkisine sahip olmamalı sadece seçimler sonunda meclise hükümetin kurulabilmesi için bir başbakan önerme yetkisine sahip olmalıdır.
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2025 - Perşembe

REJİM ARAYIŞLARI

Milletleri idare eden yasama, yargı ve yürütme kuvvetleridir. Yargı doğası gereği bağımsızdır. Yasama ve yürütme kuvvetlerinin nerede olduğu ise rejimin türünü belirler. Bu kuvvetler hanedan temsilcilerinde ise rejim mutlakiyettir. Eğer millette yani onun seçtiği temsilcilerin oluşturduğu meclislerde ise rejim meşrutiyet veya cumhuriyettir.

Meşrutiyette devlet başkanı olan padişahın/kralın seçimler sonunda hükümetlerin kurulabilmesi için meclise bir sadrazam/başbakan önerme yetkisi dışında başka bir yetkisi yoktur. Önerdiği başbakana meclis güven oyu verir ise hükümet göreve başlar. İngiltere, İspanya, Danimarka, Hollanda, İsveç, Norveç, Japonya vb. ülkelerde olduğu gibi.

Meşrutiyette meclis devlet başkanlığı makamı olan saltanatı kaldırılıp yerine seçimli, süreli devlet başkanlığı makamı olan cumhurbaşkanlığı/başkanlık modelini getirirse meşrutiyet cumhuriyete dönüşür. Cumhuriyetin parlamenter sisteminde devlet başkanı meclis tarafından seçildiği için halk tarafından endirekt şekilde seçilmiş sayılır ve yürütme kuvvetine meclisle beraber ortak olur. Cumhuriyetin başkanlık sisteminde ise devlet başkanını halk direkt seçtiği için yürütme kuvveti tamamen devlet başkanına geçer.

Türkiye’de rejim arayışları meclisin 1922’de saltanatı kaldırması ile başladı. O zaman yerine bir devlet başkanı seçilmedi. Böylece Türkiye dünyada örneği olmayan bir şekilde bir yıl devlet başkanı olmadan sadece meclisle idare edildi ve hükümetler kurulabildi. Aslında devlet başkanı olmadan hükümetlerin kurulması imkansızdır. Çünkü devlet başkanı olmayınca başbakan ve bakan adayları belirlenemeyeceği için mecliste her üye hem başbakan hem de bakan adayı olur.  Herkesin aday olduğu bir yerde hükümet kurulamaz.

O halde Türkiye’de bu bir yıl hükümetler nasıl kurulabildi? Şöyle ki, ülke gündeminde I.Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri ile girilen ateşkes sürecinde barış anlaşması (Lozan) yapılması ve barış süreci şartlarına uymayan Yunanlıların Batı Anadolu’dan ve Trakya’dan çıkarılması (Kurtuluş Savaşı) meseleleri vardı. Bu iki büyük mesele mecliste muhalefetin oluşmasını engelledi hükümet bunalımları ortaya çıkamadı.  Bu büyük meseleler çözüme kavuşunca mecliste muhalefet oluştu ve hükümet bunalımları başladı. Atatürk bu bunalımlarının sebebinin devlet başkanı olmamasından kaynaklandığını mecliste açıklayınca hemen seçime geçildi ve Atatürk cumhurbaşkanı seçildi. O da İsmet İnönü’yü hükümeti kurmakla görevlendirdi. Mecliste güven oyu verince hükümet bunalımları sona erdi. Devlet başkanı seçimle gelince rejim Cumhuriyete dönüşmüş oldu. (Nutuk)

Cumhuriyete ise parlamenter modelde halk biri direkt diğeri endirekt, başkanlık modelinde ise direkt iki seçim yaptığı için millet iradesi ikiye bölünmekte ve bunlardan doğan yasama ve yürütme kuvvetleri de birbirine doğal olarak rakip olmaktadır.

Bu yapısal problem ülkemizde cumhuriyetin parlamenter sistemi ile başkanlık sistemi arasında gidip gelmemize sebep olmaktadır. Nitekim gündemde parlamenter sisteme dönüş tartışmaları vardır. Bu gel-git’lerin sona ermesi için millet direkt tek seçim yapmalı, yani parlamenter sistemde kalmalıdır. Fakat meclis tarafından seçilen cumhurbaşkanı meşruti kraldan daha fazla yetkilere sahip olmamalıdır. Yani atama ve veto yetkisine sahip olmamalı sadece seçimler sonunda meclise hükümetin kurulabilmesi için bir başbakan önerme yetkisine sahip olmalıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelihaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.