VEHBİ YAHŞİ
Köşe Yazarı
VEHBİ YAHŞİ
 

EĞİTİMDE SINAVSIZ SİSTEM

Gündeme giren konulardan biri de üniversite sınavlarının kaldırılması isteği oldu. Konu esasen zaman zaman dillendirilen  “sınavsız eğitim sistemi” meselesinden ibarettir.  2017’de Bakanlığın orta öğretimde sınavsız eğitime geçiş kararını hayata geçirmek üzere getirilen uygulama planı liselere yerleşmede sınavsız mahalli yerleşim sistemini getirdi. Ancak bu sistem sınav olgusunu tamamı ile ortadan kaldıramadı.  “Nitelikli liseler” diye tanımlanan eğitim kurumları için giriş sınavları uygulaması devam etti.  Tabi ki bu durum öğrenci velileri ve öğrenciler nezdinde nitelikli ve niteliksiz okullar ayrımını iyice kökleştirdi.  Tabii sonucu olarak da nitelikli okullarda okuma isteği sebebi ile iyice yoğunlaşan baskı eskiye göre çok daha ağır bir sınav maratonu olgusunu devreye soktu. Bu da yetmedi veli ve öğrenci baskısı ile bu “nitelikli okullar”ın sayısı günden güne artar oldu. Yani film tekrar başa sarmış oldu. Çünkü 1950’li yıllarda orta öğretim tümü ile sınavsız iken Maarif Kolejleri adı altında yabancı dille eğitim yapan liseler açılıp bunlara sınavla öğrenci alınmaya başlandıktan sonra bu liselerin sayıları zamanla artırıldı.  2013 yılına gelindiğinde artık ülkemizde sınavsız lise kalmamıştı. Bu durumdan kurtulmak için getirilen yarı sınavsız sistemin işlediği bir ortamda aynı şekilde sınavlı liselerin sayısı artmaya devam etmektedir. Bu durum tıpkı 2013’de ki gibi bütün liselerin öğrencilerini sınavla alması ile sonuçlanacaktır. Kısaca tekrar başa dönülecektir. Görülüyor ki tam sınavsız sistemi ararken yeniden sınavlı sisteme geri dönülmek mecburiyetinde kalınmaktadır. Acaba bu kısır döngüyü niçin yaşıyoruz? Cevap çok basit: Çünkü eğitimin doğasında var olan seçme işlemi sağlıklı sonuç getirmeyen sınav yöntemi ile yapılmaktadır. Eğer bu seçme işlemi sınav ile değil de eğitim süreci içinde eleme yöntemi ile yapılırsa sınavsız giriş sistemi sağlıklı olarak uygulanabilir. Kısaca seçme işlemi eğitim sürecinin sonunda yapılırsa sınav; süreç içinde yapılırsa eleme olur. Okullara sınavsız girişi en sağlıklı yolla mümkün kılacak uygulama da bu ikinci yöntemdir.     Sınıfta kalma sistemi de yanlış öğrenci seçme uygulamamızın bir uzantısı olarak devam ede geldi. Oysa bu uygulama öğrenciye ihtiyacı olduğu kaliteyi kazandırmak yerine eğitimi veren okulun kalitesini düşürmektedir. Bunun için başarısız öğrenciyi sınıfta bırakmak yerine mevcut bilgi ve yeteneği ile okuyabileceği bir okula yönlendirmek en doğru yol olmalıdır. Kısaca sınıfta bırakma yerine “okul değiştirme” yöntemi sınavsız giriş mekanizmasının omurgasını oluşturacaktır. Bu sistemi uygulayabilmek için: Öncelikle liseler akademik liseler ve meslek liseleri diye iki gruba ayrılmalıdır. Mesela bu ayrım fen, Anadolu, Anadolu İmam Hatip, Sosyal Bilimler vb. liseleri “Akademik Liseler” başlığı altında bir grupta; diğer tüm meslek liselerini de “Meslek Liseleri” grubuna yerleştirilerek yapılabilir. Kayıt döneminde herkes dilediği liseye kaydını yaptırabilecektir. Bu serbesti sebebi ile tabi ki “Akademik Liseler”de başlangıçta bir yığılma olacaktır. Sistemin oturması ile makul bir sürede kendiliğinden ortadan kalkacak olan bu durum sistemin bir eksisi olarak görülmemelidir. İlk eğitim yılı sonunda bu yoğunluk sistem gereği olarak büyük oranda meslek liselerine kayacak birkaç yıl içinde de hem fiilen hem de zihinsel olarak sona erecektir. Zira girdiği okuldan başka okullara nakledilebileceğini kestirenler daha işin başında iken asıl okuyabilecekleri okullara kayıt yaptıracaklardır. Üniversiteler kural olarak akademik liseler tarafından beslenecek, bazen kontenjanlarını bile dolduramayacaklardır. Böyle olunca da üniversite giriş sınavları kendiliğinden kalkmış olacaktır. Meslek liselerinde okuyan öğrencilerden bu standardın altında kalanlar ise “Sınıfsız Meslek Lisesi “ adı ile açılacak uygulama eğitimi veren,  sanayi bölgeleri ile ilişkilendirilmiş okullara sevk edilir. Böylece meslek liselerini bitirenlerde alanlarında sınavsız ön lisans eğitimine kavuşmuş olur. “Sınıfsız Meslek Liseleri”nden mezun olanlar da teknik ara eleman ihtiyacını karşılayacaktır.
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2021 - Cumartesi

EĞİTİMDE SINAVSIZ SİSTEM

Gündeme giren konulardan biri de üniversite sınavlarının kaldırılması isteği oldu. Konu esasen zaman zaman dillendirilen  “sınavsız eğitim sistemi” meselesinden ibarettir.  2017’de Bakanlığın orta öğretimde sınavsız eğitime geçiş kararını hayata geçirmek üzere getirilen uygulama planı liselere yerleşmede sınavsız mahalli yerleşim sistemini getirdi. Ancak bu sistem sınav olgusunu tamamı ile ortadan kaldıramadı.  “Nitelikli liseler” diye tanımlanan eğitim kurumları için giriş sınavları uygulaması devam etti.  Tabi ki bu durum öğrenci velileri ve öğrenciler nezdinde nitelikli ve niteliksiz okullar ayrımını iyice kökleştirdi.  Tabii sonucu olarak da nitelikli okullarda okuma isteği sebebi ile iyice yoğunlaşan baskı eskiye göre çok daha ağır bir sınav maratonu olgusunu devreye soktu. Bu da yetmedi veli ve öğrenci baskısı ile bu “nitelikli okullar”ın sayısı günden güne artar oldu.

Yani film tekrar başa sarmış oldu. Çünkü 1950’li yıllarda orta öğretim tümü ile sınavsız iken Maarif Kolejleri adı altında yabancı dille eğitim yapan liseler açılıp bunlara sınavla öğrenci alınmaya başlandıktan sonra bu liselerin sayıları zamanla artırıldı.  2013 yılına gelindiğinde artık ülkemizde sınavsız lise kalmamıştı. Bu durumdan kurtulmak için getirilen yarı sınavsız sistemin işlediği bir ortamda aynı şekilde sınavlı liselerin sayısı artmaya devam etmektedir. Bu durum tıpkı 2013’de ki gibi bütün liselerin öğrencilerini sınavla alması ile sonuçlanacaktır. Kısaca tekrar başa dönülecektir.

Görülüyor ki tam sınavsız sistemi ararken yeniden sınavlı sisteme geri dönülmek mecburiyetinde kalınmaktadır. Acaba bu kısır döngüyü niçin yaşıyoruz? Cevap çok basit: Çünkü eğitimin doğasında var olan seçme işlemi sağlıklı sonuç getirmeyen sınav yöntemi ile yapılmaktadır. Eğer bu seçme işlemi sınav ile değil de eğitim süreci içinde eleme yöntemi ile yapılırsa sınavsız giriş sistemi sağlıklı olarak uygulanabilir. Kısaca seçme işlemi eğitim sürecinin sonunda yapılırsa sınav; süreç içinde yapılırsa eleme olur. Okullara sınavsız girişi en sağlıklı yolla mümkün kılacak uygulama da bu ikinci yöntemdir.    

Sınıfta kalma sistemi de yanlış öğrenci seçme uygulamamızın bir uzantısı olarak devam ede geldi. Oysa bu uygulama öğrenciye ihtiyacı olduğu kaliteyi kazandırmak yerine eğitimi veren okulun kalitesini düşürmektedir. Bunun için başarısız öğrenciyi sınıfta bırakmak yerine mevcut bilgi ve yeteneği ile okuyabileceği bir okula yönlendirmek en doğru yol olmalıdır. Kısaca sınıfta bırakma yerine “okul değiştirme” yöntemi sınavsız giriş mekanizmasının omurgasını oluşturacaktır.

Bu sistemi uygulayabilmek için: Öncelikle liseler akademik liseler ve meslek liseleri diye iki gruba ayrılmalıdır. Mesela bu ayrım fen, Anadolu, Anadolu İmam Hatip, Sosyal Bilimler vb. liseleri “Akademik Liseler” başlığı altında bir grupta; diğer tüm meslek liselerini de “Meslek Liseleri” grubuna yerleştirilerek yapılabilir. Kayıt döneminde herkes dilediği liseye kaydını yaptırabilecektir. Bu serbesti sebebi ile tabi ki “Akademik Liseler”de başlangıçta bir yığılma olacaktır. Sistemin oturması ile makul bir sürede kendiliğinden ortadan kalkacak olan bu durum sistemin bir eksisi olarak görülmemelidir. İlk eğitim yılı sonunda bu yoğunluk sistem gereği olarak büyük oranda meslek liselerine kayacak birkaç yıl içinde de hem fiilen hem de zihinsel olarak sona erecektir. Zira girdiği okuldan başka okullara nakledilebileceğini kestirenler daha işin başında iken asıl okuyabilecekleri okullara kayıt yaptıracaklardır.

Üniversiteler kural olarak akademik liseler tarafından beslenecek, bazen kontenjanlarını bile dolduramayacaklardır. Böyle olunca da üniversite giriş sınavları kendiliğinden kalkmış olacaktır.

Meslek liselerinde okuyan öğrencilerden bu standardın altında kalanlar ise “Sınıfsız Meslek Lisesi “ adı ile açılacak uygulama eğitimi veren,  sanayi bölgeleri ile ilişkilendirilmiş okullara sevk edilir. Böylece meslek liselerini bitirenlerde alanlarında sınavsız ön lisans eğitimine kavuşmuş olur. “Sınıfsız Meslek Liseleri”nden mezun olanlar da teknik ara eleman ihtiyacını karşılayacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelihaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.