2023 Türkiye Genel Seçimi'ne aylar kalmasına rağmen 'Altılı Masa' halen ortaya bir cumhurbaşkanı adayı çıkaramadı. Zaten Türkiye'deki siyasi sistemden dolayı, parti başkanları hariç kimse korkudan adaylığını bile ortaya koyamıyor.
Koskoca Altılı Masa'da Kemal Kılıçdaroğlu hariç hiç kimse ortaya çıkıp 'Cumhurbaşkanı adaylığına talibim.' diyemiyor. Amerika'da, Trump'ın partisine dahi sormadan, 2024'e gerçekleşecek başkanlık seçiminde aday olacağını açıkladığı bu dönemde, Türkiye'de yaşadığımız bu durum demokratik anlamda ne seviyede olduğumuzu açıkça gözler önüne seriyor
Halen bir adayın belirlenmemesi her ne kadar olumsuz olsa da, Altılı Masa'da son zamanlarda doğru yapılan işler de var.
Öncelikle şunı belirteyim;
Altılı Masa muhakkak bir aday üzerinde mutakabata varcaktır. Buna bir şüphem yok. Lakin Altılı Masa'nın uzlaşması da şu anki matematikte seçim kazandırmayacaktır. Altılı Masa'nın adayının muhalefet partisi seçmenlerinin yüksek çoğunluğunun oyunu alması şart. Bu yüzden masa içinde bulunan partilere oy veren birçok seçmenin her ne kadar hoşuna gitmeyecek olsa da, altılı masa dışında bulunan muhalefet partileri ve iktidar seçmenin gönlünü çelecek hamlelerin atılması şart.
Altılı Masa şu an için işte tam olarak bunu yapıyor.
Önce Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanı Nuşirevan Elçi'nin, Rudaw'a Kürtçe şekilde CHP bayrağının önünde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi verdiği röportaj ve sonra Ali Babacan'ın ana dilde eğitim ve tarikatların imkanlarının genişletilmesine yönelik açıklaması bunun en açık örnekleri.
Evet bu açıklamalar doğal olarak, CHP ve İYİ Parti seçmeninin büyük bir kısmını rahatsız edecek. Fakat benim fikrimce, seçim gerçekten kazanılmak isteniyorsa, bu risk mutlak göze alınmalı. Eğer muhalefetin büyük bir kısmı tek bir aday altında birleşmez ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan hanesine bir zafer daha yazacaktır.
Kısacası önümüzdeki seçimin geleceğini muhalefet partilerinin çekirdek seçmenine rağmen attığı adımları, seçmenin sineye çekip çekmemesi belirleyecektir. Unutulmasın ki İstanbul seçimleri de bir HDP'li ile bir İYİ Partili seçmenin ideolojik olarak zıt kutuplarda olmalarına rağmen aynı adaya oy vermesi ile kazanılmıştı.