Muhalif kimliğiyle bilinen ünlü şarkıcı Yıldız Tilbe'nin vasiyeti ortaya çıktı. Yıldız Tilbe, sosyal medyada yaptığı paylaşımla vasiyetini "Öldüğüm zaman cenazeme bir tanecik, siyasetçi istemiyorum" sözleri ile duyurdu. Ve bu sözler sosyal medyada paylaşım rekorları kırdı.  Ülkesine ve insanlarına karşı sorumluk duygusu taşıyan yani akl-ı selim olan herkes gibi bende, Yıldız Tilbe'nin bu paylaşımı sonrasında “acaba Yıldız Tilbe’yi siyasetten kadar çok soğutan ve de siyasetçiden bu derecede uzaklaştıran nedenler ne olabilir” diye düşünmeye başladım.. Bu sorunun cevabını vermek hiç de o kadar zor değildi. Çünkü siyasetçiler de, yürüttükleri siyaset tarzları da apaçık ve ayan beyan ortadaydı.. Aleniydiler yani aleni.. Siyasetçilerin “iktidara gelmek ve geldiğin yerde kalmak için her şey mubahtır” anlayışı ile sonu gelmeyen gerçekleştiremeyecekleri vaatler sıralamaları, yalan, dolan ve iftiralar ile rakiplerini karalamaları seçmenleri kendilerinden uzaklaştırmıştı.. İktidara gelenlerin, yakınlarını ve yandaşlarını kayırmaları, partililerini işledikleri her türlü suç ve kabahatlerden çok rahatlıkla sıyırmaları, vatandaşların kendilerine olan güvenlerini sarsmıştı.. Kafalarına göre önce  ak dediklerini, bir sonraki günde karalamaları ve de vatan, millet ve din kavramlarını siyasi çıkarları için kullanmaları insanlarımızı çileden çıkartmıştı.. Ve bardağı taşıran son damla ise kendi çıkarlarına, yalan ve yanlışa dayalı beceriksiz ve liyakatsiz yönetim tarzlarından kaynaklanan ekonomik, sosyal ve siyasal sıkıntıların faturasının halka kesilmesi oldu.. Cüzdanları kabarmış ve vicdanları karamıştı bir kere.. Kendileri kaymak tabakayı tadarken, halka tencere ve tavanın dibini kazıttırdılar.. Çöp konteynırlarından bayat ekmek, semt pazarlarının atıklarından çürük sebze ve meyve toplattırdılar.. Neyse.. Frene bastım. Siyasetçiler “Durmak yok yola devam” demeye ve de insanlar da, onlardan günbegün hızla uzaklaşmaya devam ediyorlar..