Siyasi partiler kentlerin ve ülkenin yönetimine talip olmak için kurulurlar. Yönetme yetkisini sandıkta seçmen verdiği için yerel ve genel seçimlerde, solculara göre “halk” ve sağcılara göre ise “millet”in oylarına ihtiyaçları vardır..
Demek ki neymiş?
İşin öznesi halk veya millet imiş..
Halkçılığı başarabildiğn ölçüde varsındır..
Milletin desteği arkanda olduğu müddetçe iktidarsındır..
CHP elli yıldan beri tek başına iktidar olamıyor. Ak Parti ise 2015’den beri tek başına iktidar olamadığından dolayı MHP, BBP, HÜDAPAR ve DSP’nin desteği ile ancak iktidar..
Peki niye böyle?
Milleti yok saydılar da ondan..
Halkı siyasete küstürdüler de ondan..
Milletvekili ne demek?
Milletin kendisine seçtiği vekil demek..
Peki millet kendi vekilini seçebiliyor mu?
Yok!
Kimi seçiyor?
Genel başkanların gösterdiği vekili adaylarını seçiyor..
Halk kendi belediye başkanını seçebiliyor mu?
Yok!
Kimi seçiyor?
Genel Başkanların gösterdiği belediye başkan adaylarını seçiyor..
Bırakın belediye başkan adaylarını bir tarafa, belediye meclis üyesi adaylarını bile parti genel merkezleri belirliyor..
Peki bu durumda belediye meclis üyesi, belediye başkanı veya milletvekili adayı olmak isteyen kimin kapısını çalacak ve de kime eyvallah çekecek?
Genel Merkezin kapısını çalıp, genel başkan ve ona yakın kurmaylara “eyvallah” diyecek ve hatta seçildikten sonra halkın değil, genel başkanları ile o yakın kurmayların menfaatlerini gözeteceğine dair sözler verecek..
Peki halka sadece seçimden seçime gidildiği ve millete sadece sandık kurulduğu gün “eyvallah” çekildiği bir siyaset sisteminin ilelebet devamı mümkün mü?
Değil.. Yürümez, dibe vurur, batar..
Tıpkı “Şekil A Türkiye” de olduğu gibi..
Millet siyasetten dışlandı..
Halk da siyasetçiyi yok saydı..
Onlar seçmen desteğine muhtaç oldukları zaman milleti hatırlıyorlar, halk da günübirlik zorunlu ihtiyaç anında “belki” umuduyla onları..
Bugün ülkemizde, siyaset ile millet ve siyasetçi ile halk arasında karşılıklı bir “yok sayma” ve “restleşme” söz konusu. Bunun nedeni de siyasi partiler ve onlara vicdanen değil de cüzdanen bağlı siyasetçileridir..
Altın kural;
Yok sayarsan, yok sayılırsın..
İktidar elden gittiğinde de ayılıp bayılırsın..