15 yıl önce 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü için düzenlediği geceye katılan gazetecilere 100 TL'lik hediye çeki dağıttığı için hem kendilerini hem de çekleri alan gazetecileri zor durumda bırakarak İzmitli gazetelerin diline düşüren Gebze Belediyeler Birliği, aynı hatayı bu yıl yine yaptı ve gazetecilere 600 TL'lik hediye çeki dağıttı..
Yani bir tarih yine tekerrür etti..
Hem Gebze Belediyeler Birliği hem de geceye katılan gazeteciler, İzmitli gazetecilere yine olumsuz yönde manşet oldu..
Biz yıllar önce o işten deneyimlendiğimiz için artık bu tür davetlere pek icabet etmeyenlerdeniz..
Neyse deyip geçtim bu hediye çeki konusunu ve geldim Belediye Başkanları ile Gazeteci ilişkilerine..
Kimileri “Belediyeler basını besler” der..
Kimileri “yandaş sesler” der..
Der oğlu derler..
Bizi değil, kendilerini dinlerler..
Hadi gelin bu konuda işin gerçeğine varmak için bir seferlik de beni dinleyiverin bari..
Bu belediye başkanlık makam koltukları ne meram bir şeydir ki; oturan hem kendisini herkesten çok ama çok çok farklı bir şey olarak görüyor hem de oturdukları koltuklardan bir daha ve de bir türlü kalkmak istemiyor..
Gerçi bu sadece belediye başkanları için geçerli değil, mahiyetinde personel ve kontrolünde bütçesi olan resmi sivil fark etmez tüm başkanlar için geçerlidir. Lakin benim yazı başlığımdan da anlaşılacağı üzere bugünkü konum belediye başkanları ve işi bilmeyen danışmanları üzerine..
Koltuk sizin eyvallah..
Bütçe ve personel de sizin ona da eyvallah..
Lakin gazetelerimizin, haber sitelerimizin sayfaları ve köşeleri bizim..
Vatandaş sizi nasıl ki “hizmet verin” diye oy vererek görevlendiriyorsa, bizleri de “doğru haber verin” diye gazeteci yerine koyuyor..
Ve bunu yapabildiğimiz ölçüde de tıklayıp okuyor, çevirip okuyor..
Sizlerin basın yayın birimleriniz, sizlerin hizmet çalışmalarınız, plan projeleriniz, basın açıklamalarınız, almış olduğunuz takdirleriniz, ödülleriniz, ziyarete gittikleriniz ve ziyaretinize gelenler derken her gün bizlere en az 3 ve en fazla 6 veya 7 haber servis ediyorlar ve bizimkiler de genelde haberin özüne dokunmadan haber sayfalarında yayınlıyorlar. Sizler de kendinizce, gazetelere bu hizmetin karşılığında bayramdan bayrama üç ya da beş yüz TL’lık kutlama ilanları gönderiyorsunuz..
Bu… bu.. işin özü de özeti de bu..
Şimdiye kadar hiçbir gazeteci de bu işe ne itiraz etti ne de isyan..
Sonuçta okurlar yerel hizmetleri de okumak istiyor ve bizler de bu sayede yapılan olan hizmetler ile yapılacak olanları sizlerin bilgilendirmeleri sayesinde onlara haber olarak sunuyoruz..
Yani burada bir sıkıntı yok..
Sıkıntı bayramdan bayrama gönderdiğiniz üç ya da beş yüz TL’lık kutlama ilanlarını gazetecilere karşı koz ya da silah olarak kullanmanızdadır..
Çoğunlukla içeriği size methiye yüklü haberlerinizi, her gün on binlerce kentliye okutturan gazetecileri, üç ya da beş yüz TL’lık kutlama ilanları ile tamamen güdümünüz altına alıp, “bizim için yaptığınız haberiniz hoşumuza gitmezse, selamı sabahı keseriz” moduna girerseniz, işte orada sıkıntı başlar..
Yani can sıkılır..
Bu sıkıntının kaynağına inildiğinde ise en az başkanlar kadar, işini bilmeyen danışmanlarının da can sıktığı görülüyor..
Belediye bütçesinden verdiğiniz üç beş kuruş ile gazetecileri yalakalaştırmaya çalışmayın..
Hep siz oturacakmışçasına o koltuklara da pek fazla alışmayın..
Kimler geldi kimler geçti..
Ne diyordu Kul Nesimi;
“Rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem”