VEHBİ YAHŞİ
Köşe Yazarı
VEHBİ YAHŞİ
 

BİR ÖĞRETMEN OLARAK DİYECEKLERİM!

Altmışlı yıllarda hızla artan öğretmen ihtiyacını karşılamak amacı ile öğretmen yetiştiren Öğretmen okulları ve Eğitim Enstitülerinin yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde uzaktan eğitim modeli ile kurulan “Mektupla Öğretim Merkezi” ve yetmişli yıllarda kurulan “Yay-Kur” adlı merkez ile öğretmen ihtiyacı karşılanmaya başlandı. Daha sonraki yıllarda öğretmen ihtiyacı karşılandıkça bu uzaktan eğitim merkezleri kapatıldı. Bundan sonra artık Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okulları öğretmen yetiştirmeye devam etti. Sonrasında Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okulları da Eğitim Fakültelerine dönüşünce artık öğretmen yetiştiren kurumlar Eğitim Fakülteleri oldu. Bu sefer Eğitim Fakültelerinin öğretmen ihtiyacını karşılamaya yetmediği zamanlarda Fen-Edebiyat vb. fakülte mezunlarına öğretmenlik hakkı verilerek bu ihtiyaç karşılanmaya başlandı. Fakat zamanla öğretmen ihtiyacı olsun olmasın Fen-Edebiyat vb. fakülte mezunlarına devamlı öğretmenlik hakkı tanınmaya başlayınca atanamayan öğretmen olgusu ortaya çıktı. Üstelik bunların ikinci öğretimleri de açılınca atanamayan öğretmen ordusu oluşmaya başladı. Artık devletin yanı sıra özel öğretim kurumları da bu atanamayan eğitim ordusunu eritmeye yetmedi. Bu sebeple bir zamanlar devletin çok üstünde öğretmene maaş veren özel sektörde, öğretmen maaşları devletin çok altına düştü. Hatta asgari ücretle ve bunun altında bile öğretmen çalıştırılmaya başlandı. Problemler çözümlerini de beraber getirirler. Mademki atanamayan öğretmen ordusu ihtiyaçtan fazla öğretmen mezun etme yüzünden oluşmaktadır, o halde yıllık ihtiyaç kadar mezun etmek gerekir. Bunun içinde ihtiyaç olmadığı zamanlarda Eğitim Fakültesi dışındaki fakültelere öğretmenlik hakkı verilmemelidir. Hatta öğle bir planlama yapılmalıdır ki Eğitim Fakültelerinin sayısı devamlı ihtiyacı karşılayacak şekilde tutulmalıdır. Bir itiraz olarak denilebilir ki, ihtiyaçtan fazla öğretmen mezun etmenin ne zararı var? İhtiyaç fazlası olsa da bir meslek sahibi olmuş olurlar. İşte zararda buradadır zaten. İhtiyaçtan fazla olan öğretmenler atanamadığı için uzmanı olmadıkları iş alanlarına kaymak zorunda kalırlar. Ne mesleklerini yapmış olurlar ne de yapmak zorunda oldukları işlerde başarılı ve mutlu olurlar. İcra edilmesi garanti altına alınamayan bir meslek mi, yoksa icrası garanti altına alınan bir meslek mi daha iyidir? Elbette mezuniyetten sonra iş garantisi olan meslek daha iyidir. Mesela mezuniyetten sonra iş garantisi olan bir alandaki teknik elemanlık iş garantisi olmayan mühendislikten daha iyidir. O halde iş alanlarının ihtiyacına göre mesleklerin eğitimi yaptırılmalı ve ihtiyaçtan fazla mezunlar verilmemelidir. Öğretmenlik mesleğini yıpratan diğer bir etken de doğru ve yeterli bir eğitim sisteminin olmayışıdır. Ülkemizde ortaokuldan sonra liselere geçişte son birkaç on yıldır denenen çeşitli eğitim modelinden dolayı ortaöğretimdeki eğitim sistemimizde bir belirsizlik ve istikrarsızlık meydana geldi. Bunun temel sebebi de ortaöğretimde yıllarca uygulanan sınavlı sistemden sonra sınavsız sisteme geçiş kararıdır. Ancak fiilen sınavsız sistem diye bir uygulama mümkün olmadığı için aynı isim altında kısmi sınavsız sisteme geçiş yapıldı. Kısmi de olsa sınavsız sistem eğitimde kaliteyi düşürdü. Çünkü eğitimde kalitenin temel şartı olan denge ve tutarlılık ilkesi çiğnenmiş oldu. Eğitim ya hep sınavlı ya da hep sınavsız sistemle verilmelidir. Karma sistem sistemde tutarsızlık ve eşitsizliğe sebep oldu, bu da kalite kaybına. Kaliteli ve verimli bir sınavsız sistem bulunamadığına göre terk ettiğimiz tam sınavlı sisteme bir an önce dönmek doğru bir karar olacaktır. Öğretmenlik mesleğinin taşıdığı önemin millet ve devletçe anlaşılması ve gereğinin yapılması dileği ile. Öğretmenler günü kutlu olsun..
Ekleme Tarihi: 24 Kasım 2023 - Cuma

BİR ÖĞRETMEN OLARAK DİYECEKLERİM!

Altmışlı yıllarda hızla artan öğretmen ihtiyacını karşılamak amacı ile öğretmen yetiştiren Öğretmen okulları ve Eğitim Enstitülerinin yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde uzaktan eğitim modeli ile kurulan “Mektupla Öğretim Merkezi” ve yetmişli yıllarda kurulan “Yay-Kur” adlı merkez ile öğretmen ihtiyacı karşılanmaya başlandı.

Daha sonraki yıllarda öğretmen ihtiyacı karşılandıkça bu uzaktan eğitim merkezleri kapatıldı. Bundan sonra artık Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okulları öğretmen yetiştirmeye devam etti. Sonrasında Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okulları da Eğitim Fakültelerine dönüşünce artık öğretmen yetiştiren kurumlar Eğitim Fakülteleri oldu.

Bu sefer Eğitim Fakültelerinin öğretmen ihtiyacını karşılamaya yetmediği zamanlarda Fen-Edebiyat vb. fakülte mezunlarına öğretmenlik hakkı verilerek bu ihtiyaç karşılanmaya başlandı. Fakat zamanla öğretmen ihtiyacı olsun olmasın Fen-Edebiyat vb. fakülte mezunlarına devamlı öğretmenlik hakkı tanınmaya başlayınca atanamayan öğretmen olgusu ortaya çıktı. Üstelik bunların ikinci öğretimleri de açılınca atanamayan öğretmen ordusu oluşmaya başladı. Artık devletin yanı sıra özel öğretim kurumları da bu atanamayan eğitim ordusunu eritmeye yetmedi. Bu sebeple bir zamanlar devletin çok üstünde öğretmene maaş veren özel sektörde, öğretmen maaşları devletin çok altına düştü. Hatta asgari ücretle ve bunun altında bile öğretmen çalıştırılmaya başlandı.

Problemler çözümlerini de beraber getirirler. Mademki atanamayan öğretmen ordusu ihtiyaçtan fazla öğretmen mezun etme yüzünden oluşmaktadır, o halde yıllık ihtiyaç kadar mezun etmek gerekir. Bunun içinde ihtiyaç olmadığı zamanlarda Eğitim Fakültesi dışındaki fakültelere öğretmenlik hakkı verilmemelidir. Hatta öğle bir planlama yapılmalıdır ki Eğitim Fakültelerinin sayısı devamlı ihtiyacı karşılayacak şekilde tutulmalıdır.

Bir itiraz olarak denilebilir ki, ihtiyaçtan fazla öğretmen mezun etmenin ne zararı var? İhtiyaç fazlası olsa da bir meslek sahibi olmuş olurlar. İşte zararda buradadır zaten. İhtiyaçtan fazla olan öğretmenler atanamadığı için uzmanı olmadıkları iş alanlarına kaymak zorunda kalırlar. Ne mesleklerini yapmış olurlar ne de yapmak zorunda oldukları işlerde başarılı ve mutlu olurlar. İcra edilmesi garanti altına alınamayan bir meslek mi, yoksa icrası garanti altına alınan bir meslek mi daha iyidir? Elbette mezuniyetten sonra iş garantisi olan meslek daha iyidir. Mesela mezuniyetten sonra iş garantisi olan bir alandaki teknik elemanlık iş garantisi olmayan mühendislikten daha iyidir. O halde iş alanlarının ihtiyacına göre mesleklerin eğitimi yaptırılmalı ve ihtiyaçtan fazla mezunlar verilmemelidir.

Öğretmenlik mesleğini yıpratan diğer bir etken de doğru ve yeterli bir eğitim sisteminin olmayışıdır. Ülkemizde ortaokuldan sonra liselere geçişte son birkaç on yıldır denenen çeşitli eğitim modelinden dolayı ortaöğretimdeki eğitim sistemimizde bir belirsizlik ve istikrarsızlık meydana geldi. Bunun temel sebebi de ortaöğretimde yıllarca uygulanan sınavlı sistemden sonra sınavsız sisteme geçiş kararıdır. Ancak fiilen sınavsız sistem diye bir uygulama mümkün olmadığı için aynı isim altında kısmi sınavsız sisteme geçiş yapıldı. Kısmi de olsa sınavsız sistem eğitimde kaliteyi düşürdü. Çünkü eğitimde kalitenin temel şartı olan denge ve tutarlılık ilkesi çiğnenmiş oldu. Eğitim ya hep sınavlı ya da hep sınavsız sistemle verilmelidir. Karma sistem sistemde tutarsızlık ve eşitsizliğe sebep oldu, bu da kalite kaybına. Kaliteli ve verimli bir sınavsız sistem bulunamadığına göre terk ettiğimiz tam sınavlı sisteme bir an önce dönmek doğru bir karar olacaktır.

Öğretmenlik mesleğinin taşıdığı önemin millet ve devletçe anlaşılması ve gereğinin yapılması dileği ile. Öğretmenler günü kutlu olsun..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelihaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Güler Yahşi.
(24.11.2023 14:28 - #170)
Çok doğru ve güzel bir saptama. Aynı zamanda yol çözüm gösterici bir yazı olmuş. Teşekkürler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelihaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.