Siyasi rejimlerin oluşumları ve evrim süreci, önce hanedan denilen ailelerin temsilcisi olan kralların/ padişahların milletleri idare ettiği mutlaki rejimlerle başlar. Süreç, halk egemenliği olgusunun ortaya çıkması ile ve bu egemenliğin kralların/sultanların egemenliğine ortak olma şeklinde evirilmesi ile devam eder. Mutlakıyetten sonra gelen bu evre meşrutiyettir. Meşrutiyette de cumhuriyette olduğu gibi milletin vekâletini alma yolunda partiler ve bu partilerin seçimlere girmesi ile vekillerden oluşan meclisler vardır ve millet, meclisler eliyle egemenliğini kullanır. Meşrutiyetin son evresinde artık egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Devlet başkanı olan kral/sultan sadece devleti temsil makamındadır ve yürütme adına herhangi bir yetkisi yoktur. Hükümeti kurmakla bir başbakan adayı görevlendirir o da meclisten güvenoyu alırsa hükümet olarak yürütme yetkisini kullanır. Meşrutiyet bir farkla cumhuriyetin parlamenter sistemi ile aynı durumdadır. Meşrutiyette devlet başkanı, hanedandan sırası gelen olur. Cumhuriyette ise meclis devlet başkanını cumhurbaşkanı adı ile belli bir süre için seçer. Eğer cumhurbaşkanını millet seçerse yürütme yetkisini de devralır. Bu da cumhuriyetin başkanlık modeli olur. Cumhuriyete geçişle rejimlerin evrim süreci böylece en mükemmel noktaya ulaşır.
Cumhuriyet, dünyanın çağımız itibarı ile ulaştığı en mükemmel rejim olduğuna göre o halde neden gündeme bazen cumhuriyete muhalif iddialar düşmektedir. Bunun sebebi cumhuriyetten kaynaklanamayacağına göre o halde nereden kaynaklanmaktadır? İşte bu muhalefet, cumhuriyetin yorumlanış ve kutlanış biçiminden kaynaklanmaktadır. Çünkü ülkemizde cumhuriyet, meşrutiyetten geçtiğimiz siyasi bir rejim olarak değil, yeni bir Türk devletinin kuruluşu olarak yorumlanmakta ve öyle kutlanmaktadır. Bu tür kutlamalar akla sadece yeni bir Türk devletinin kuruluşundan başka bir şey getirmese böyle muhalif sesler çıkmayacak. Fakat Yeni bir Türk devletinin kuruluşu söylemi, cumhuriyetten önceki devletimizin yıkıldığını dolayısı ile sebebinin de o zamanki padişah ve hükümetlerin ihanetlerinden kaynaklandığı sonucuna götürmektedir. Bu ihanet iddiası sadece o zamanla sınırlı kalmayıp üstelik geriye doğru tarihimize bulaşarak da milletimizin tarihi müktesebatı ile, kökleri ile bağını koparmasına sebep olmaktadır. Sonuçta binlerce yıllık devlet tarihimizin sıfırlanıp yeniden başlatılmasına sebep olmaktadır. Öyle ki bir yıl sonra binlerce yıllık devlet tarihimiz milletin gözünde ancak yüzüncü yılını tamamlayacaktır. Tarihi bir asrı geçmeyen yeni, genç devletler millet ve devlet olma özelliğine en son sahip olmuş milletlerdir, devletlerdir. Tarihi binlerce yıla dayanan büyük Türk milletinin bir asırlık milletler ve devletler ligine düşürülmesi Türk milletine ağır gelmekte ve kabul edilmemektedir. Çünkü Türk milleti ve onun devlet tarihi binlerce yılla ifade edilecek müktesebata sahiptir.
Şöyle ki Anadolu’da Osmanlı hanedanı ile bile bir devlet kurulmuş değildir. Osmanlı hanedanı, Moğol istilaları ile esaret altına girmiş olan Anadolu Selçuklu Devletinde iktidarını kaybetmiş Selçuklu hanedanı yerine devletin yönetimini ele almıştır. Devlet Moğol esaretinden kurtulunca bu sefer Osmanlı hanedanının adı ile anılmaya başlamıştır. Hatta Selçuklular dahi Anadolu’da ilk defa devletleşmiş değildir. Anadolu’ya Malazgirt savaşı ile zaten devlet olarak girmişler ve zamanla uzak ve ortadoğudan Anadolu’ya taşınmışlardır. O halde devletimize bir kuruluş yılı aranıyorsa bu tarih en azından Türk milletinin Anadolu’ya devlet olarak Malazgirt savaşı ile giriş tarihi olan 26 Ağustos 1071 olmalıdır.
Meşrutiyetten cumhuriyete geçişin ilk adımı,1922’de devlet başkanlığından hanedan sistemi kaldırılarak gerçekleştirilmiştir. Böylece Osmanlı hanedanının devlet başkanlığını deruhte etmesi sona ermiş dolayısı ile devletin adından Osmanlı adı kalkmıştır. Bir yıl sonra da devlet başkanı olarak Atatürk, cumhurbaşkanı adı ile seçilince cumhuriyete geçiş tamamlanmıştır.
İşte gelecek yıl 26 Ağustos 2023 tarihini ülkemizin 952. kuruluş yıl dönümü olarak, 29 Ekim 2023 tarihini de meşrutiyetten cumhuriyete geçişimizin 100. yılı olarak kutlarsak, o zaman milletimiz binlerce yıllık tarihi müktesebatı ile tekrar bağlantı kuracak, yakın tarihinde bir ihanetin olmadığını ve Anadolu’da bin yıldır kesintisiz devlet olarak var olduğunu anlayacak ve kendini yaklaşık bin yıllık bir ülkenin ferdi olarak hissedip son bir asırda da en mükemmel rejim olan cumhuriyetle idare edildiğini görerek geleceğe daha emin adımlarla yürüyecektir. Hiçbir zaman da gündemine artık cumhuriyete muhalif iddialar düşmeyecektir.
Cumhuriyete geçişimizin 99.yılı kutlu olsun.