Türk milletinin en çok sevdiği şeydir, yemeğe davet edilmek ve ziyafet sofralarına kurulmak.
Nasıl sevilmez ki bu;
Emeksiz yemek..
Zahmetsiz ziyafet..
Ve yine bizim milletimizin ortak söylemidir, bu ziyafet sofralarında karnını bir güzel doyurduktan sonra kenara çekilirken “Biz eksilttik Allah artırsın, sofrayı kuran kaldırsın” demek..
3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Türkiye’de yeni bir sofra kuruldu..
Bir önceki dönemin sofrasında yer bulamayanların alayı bu sofraya çağrıldı..
Tatlılar, börekler, pilavlar, danalar, koyunlar ve kuzular kesilip etler kavruldu..
Sofra büyük sofra, gelen yedi, giden yedi derken, hazine boşaldı, bütçe savruldu..
Ve derken geldik bugüne..
Ak Parti iktidarı ile birlikte 20 yıl önce kurulmuş olan bu sofradan yiyenlerin faturası biraz ağır oldu. Biraz dediğime bakmayınız siz, epey bir ağır oldu..
Şimdi sıkıntı var..
Yüzde yüze varan enflasyon, vatandaşın alım gücünü düşürdü..
1 ekmek ile 1 yumurta 6 lira olunca, vatandaş kıblesini şaşırdı..
Millet “bu iş niye böyle oldu” sorusu ile yönetenleri haşladı..
O iştah çekici ve ihtişamlı sofradan kaçışlar başladı..
Durun yahu nereye kaçıyorsunuz?
Eeeee biz doyduk bize müsaade..
Eeee sofranın bu dağınık hali ne olacak?
Efendim biz eksilttik Allah artırsın, sofrayı kuran kaldırsın..
İyi de kim kurdu bu sofrayı?
Ak Parti mi kurdu?
Yoksa Millet mi kurdu?
Ya da iddia edildiği gibi dış güçler mi?
Sahi sizce kim kurdu bu sofrayı?
Dahası kim kaldıracak bu dağınık sofrayı?