Muhalif partiler önümüzdeki yerel seçimler için İstanbul adaylarını teker teker açıklıyor. İktidar bloğunda ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Cumhur İttifakı'na üye ve geçtiğimiz seçimlerde Cumhur İttifakı'na dışarıdan destek vermiş hiçbir parti İstanbul için aday göstermedi. Yani ortadaki tabloda Murat Kurum tarafı tek bir yumruk olup İmamoğlu'na karşı mücadele verirken, İmamoğlu birçok cephede mücadele etmek zorunda bırakıldı. Peki bu tablo niye önümüze geldi? Bunun en büyük sebebi geçtiğimiz genel ve cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra diğer partilerin CHP oy tabanından bir parça kendileri için koparmak isteğidir. Genel seçimlerden sonra yerel seçimlerde de bir hezimet yaşanırsa, CHP tabanının büyük bir kısmının diğer muhalif partilere dağılacağını düşünüyorlar. Yani demem odur ki diğer muhalif partilerin bu yerel seçimlerde iktidarı mağlup etme gibi bir niyetleri yok. Bu onların umrunda bile değil. İktidar cephesinde ise durum çok farklı. İktidarın içinde olan veya destek veren partiler, iktidarın güç kaybetmesini istemiyorlar. Yani muhalif partilerin tam aksine, onlar iktidara kazandırmaya oynuyorlar. Bunun dışında tek bir parti sayılabilir o da Fatih Erbakan'ın başında bulunduğu Yeniden Refah Partisi. Aslında YRP'in İstanbul'da seçime girmesi, popülerliği hızla yükselen bir parti olarak çok yararlarına olur. Fakat onlar da İstanbul'da olası bir İmamoğlu zaferinde İktidara 'kaybettiren' konumunda olmak da istemeyebilirler. Şimdi 'Tüm muhalif partilerin İstanbul'da aday göstermesi ve propagandalarını, İmamoğlu ve CHP karşıtlığı üzerinde yoğunlaştırmaları neden İmamoğlu'nun işine gelsin? Karşı taraf tek bir aday ile tüm güçleri birleşmiş şekilde seçime giriyor, 'Bu etse etse İmamoğlu'nu mağdur eder' diyebilirsiniz. İşte burada ki kilit cümle 'mağduriyet'. Bizim halkımızın her zaman mağdurun yanında olma eğilimi vardır. Güçsüzün güçlüye karşı mücadelesinde güçsüzün yanında yer alırlar. Futbol izliyorsanız ve özellikle 3 büyük takımın birisinin taraftarıysanız şu cümleyi sıklıkla duyarsınız: 'Süper Lig her zaman X takımına karşı diğer tüm takımların birleşip mücadele etmesi ile geçer!'. Bu Türkiye'de oldukça popüler olan 'Ben tek siz hepiniz!' düşüncesinin tezahürüdür. Karşında ne kadar fazla rakibin varsa sana gelen destek de o kadar artar Muhalif partilerin hiçbirinin oy tabanı monolit değildir. Sadece partileri istedi diye bir adaya oy atacak bir kısım tabanları olmasına rağmen, benim fikrimce tabanlarının büyük bir kısmı oy verdikleri adayın seçimi kazanıp kazanamayacağını sorgulayacaktır. Çünkü bizim seçmenimiz oyunun boşa gitmesini seven bir seçmen değil. Zaten bundan mütevellit Kemal Kılıçdaroğlu bile bu ülkede yüzde 48 oy alabildi. Şimdi CHP'nin yapması gereken şey eğer İstanbul için halen bazı muhalif partilerle pazarlık halinde ise, bu pazarlıkları bırakıp hodri meydan diyerek seçime girmesidir. Bu pazarlıklar uzadıkça CHP'ye zarar vermektedir. İmamoğlu'nun 'Ben tek siz hepiniz!' şeklinde girdiği bir seçimde kazanma olasılığı hiç ama hiç az değildir.