CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun artık normal olmanın sınırlarını zorlayan adaylık hevesi artık herkesin malumu. Öte yandan İYİ Parti'nin bu adaylığa açıktan olmasa da, üzeri kapalı mesajlarla karşı çıktığı kamuoyu tarafından biliniyor.
İYİ Parti'nin bu adaylığa karşı olmasının sebebi gayet açık. Açıklanan anketlerin neredeyse tamamında Mansur Yavaş ismi Millet İttifakı içinde konuşulan her potensiyel adaydan fazla oy alıyor ve bazı anketlerde ise seçimi birinci turda kazanabileceği belirtiliyor.
Peki veriler ortadayken, bir kısım CHP'linin, kendi partisine mensup Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın adaylığına karşı çıkma sebebi ne?
Bu soruya 'CHP zaten Mansur Yavaş'ı hiçbir zaman gerçek bir CHP'li olarak görmedi' şeklinde yanıtlayabilirsiniz ve bir bakıma haklı da olursunuz fakat bence konu basit bir ideolojik çatışmadan daha derin.
Geçtiğimiz haftalarda Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığının giderek ön plana çıktığı bir zamanda, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ortada fol yok yumurta yokken 'HDP'ye bakanlık verilebilir' şeklinde bir çıkışta bulundu. Tabi bu çıkış en çok İYİ Parti ve milliyetçi tandanslı Mansur Yavaş'ı olumsuz etkiledi.
Bu olaydan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'Adaylığa hazırım' diyerek altılı masa üzerindeki baskısını artırdı.
Olaylar tabi ki burada bitmedi. CHP eski milletvekili Barış Yarkadaş, İYİ Partili Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu'na yakınlığıyla bilinen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar'ın Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden 107 milyon liralık ihale aldığı iddiasında bulundu.
Barış Yarkadaş hedefini İYİ Parti olarak gösterse de asıl hedefin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olduğu gün gibi ortada. İhale konusunda bir yolsuzluk veya liyakata aykırı bir durum varsa tabi ki araştırılmalı. Fakat üst üste Mansur Yavaş'ın adaylığına zarar verecek bu gelişmelerin ortaya çıkması size de şüpheli gelmiyor mu?
Sanki CHP içinden birileri Mansur Yavaş'ın adaylığının sonucu ne olursa olsun engellenmesi konusunda düğmeye basmış.
CHP içindeki birtakım oluşumların 'kendi kendilerini içten yeme' olarak tasvir edebileceğimiz davranışlarda bulunması hiç de yeni bir olay değil. Bunun en son örneğini Muharrem İnce'de görmüştük. Muharrem İnce'nin kendi yaptığı hatalar olsa da onun için 'Gel bakalım Muharrem!' ile başlayıp CHP'den tasfiyesi ile sonra eren süreç baştan sona planlanmıştı.
CHP içinde bir gürühun Mansur Yavaş'a karşı yürüttüğü bu sistematik kampanyanın sonucu, İYİ Parti ile ittifakın bozulup seçim kaybedilmesi bile olsa devam edeceği kanaatindeyim. Çünkü seçimlerin kazanılması bu güruhun umrunda bile değil. Onların umrunda olan tek şey parti içindeki güçleri.