VAY VAY VAY! BÜYÜGÖZ'DE NE CEVHERLER VARMIŞ DA SAKLAMIŞ
VAY VAY VAY! BÜYÜGÖZ'DE NE CEVHERLER VARMIŞ DA SAKLAMIŞ
KOCAELİ HABERİ - Cengiz Yucak
1987’de Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden Şehir ve Bölge Plancısı unvanıyla mezun olan ve kendisi gibi Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Kadastro Mühendisliği Bölümü mezunu ve Erzurum'dan hemşerisi olan şimdiki Ak Parti Kocaeli milletvekili İlyas Şeker ile birlikte 1995 yılında, Çayırova Belediyesinin İmar Planlarını hazırlamasıyla, Haritacılık konusunda nam salan Zinnur Büyükgöz, ilerleyen süreçte Gaziantep ve Diyarbakır başta olmak üzere çok sayıda şehrimizin, şehircilik planına imza attı..
Dilovası'nın kabul etmediği Mermerciler Sanayi Fuarının, Gebze'nin Pelitli köyünde yapılmak üzere Gebze Belediyesinden geçirildiği dönemde, Mermerciler Kooperatifinin proje koordinatörü olduktan sonra 2019 yerel seçimlerinde de Gebze Belediye Başkanı seçilen Zinnur Büyükgöz'ün bir başka bilinmeyen bir hünerine de kendi sosyal medya paylaşımından tanık olduk..
Başkan Büyükgöz bir mahalle ziyaretinde kendsine ikram edilen çayın fotoğraf karesini ünlü şairimiz Necip Fazıl Kısakürek'in şu mısraları ile paylaştı;
“Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!”
Ve bizler de bu paylaşımdan anladık ki meğersem Şehir ve Bölge Plancısı Başkan Büyükgöz'ün aynı zamanda şiir mısralarına değer veren edebi bir yönü de varmış..
İŞTE O ŞİİRİN TAMAMI
Zindandan Mehmed'e Mektup
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.
Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!
Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.
Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
(1961) Necip Fazıl Kısakürek
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.